MİNİ ZİHİN TERAPİSİ

MİNİ ZİHİN TERAPİSİ:
Her akşam yatarken ve sabah uyandığınızda yatağınızda 5-10 dakika derin nefes egzersizi yapın. Bu sırada gözlerinizi kapayın. İyice rahatlayın ve sadece nefese odaklanın.
Sonra kendinizi bir nehirde akıntıya bıraktığınızı hayal edin. Nehrin bir okyanusa açıldığını, sizin güvenle, huzurla kendinizi akıntıya bıraktığınızı, nehrin kenarlarında ise hayatın bolluk ve bereketini fark edeceğiniz, ağaçlar, meyveler, tarlalar, güzel evler, mutlu insanlar ve muhteşem bir doğa hayal edin. Gördüğünüz her şey için ve kendiniz, sağlığınız, sevdikleriniz için teşekkür edin. Bu nehirde her an daha iyi olduğunuzu ve her an okyanustaki ışığa yakınlaştığınızı hayal edin.
Sonra kendinizi en muhteşem halinizle hayal edin ve öyle hissedin. Vücudunuz için, sağlığınız için, çevikliğiniz için şükredin.
En muhteşem halinizle yaşadığınız hayatı hayal edin ve o mutluluk ve şükran hislerini hissedin.
Hayatınızdaki şu an ve o halinizle her şey için teşekkür edin.
1.Öncelikle kendinizle ilgili sınırlama, korku, inançlarınızı saptayın.
2. Bu inançları tek tek ele alın ve değiştirin.
3. Kendinize yeni seçimler yapın
4.Zihninizdeki imajınızı güçlendirin, büyütün ve en muhteşem halinizi hergün hissedin ve hayal edin.
5. Her gün mini zihin terapisini yapın.
6. Beslenme konusunda kaliteli besinlerle beslenin.
7. Hareketli olun ve keyif aldığınız aktiviteleri yapın.
8. Beslenmenizi ve duygularınızı yazdığınız günlüğü her hafta değerlendirin. Gelişmelerinizi kaydedin.
9. Bir sene sonunda kendinizle ilgili ulaşmak istediğiniz sonuçlarını ulaşmış gibi şimdiki zamanda yazın.
10. Kendinize bir pano yapın, sene sonunda istediğiniz sonuçları resmedin.
11. Yazdığınız sonuçlara bir de seçim ekleyin mesela ‘’ huzurluyum, sağlıklı ve mutluyum’’ kelimesine ve ‘’ artık gerçek özümü anlamayı seçiyorum’’ gibi.
12. Mutlu olmak için, mutlu olmayı seçin ve hayatınızdaki her şeye, kendinize, çevrenize teşekkür edin.

Her zaman yaşam nehriyle birlikte git. Asla akıntıya karşı gitmeye, nehirden hızlı akmaya çalışma. Sadece mutlak bir rahatlık içinde, her an kendini yuvada, rahat ve varoluşun içinde huzurlu hissederek git.
Unutmaman gereken şey yaşamın kısa değil sonsuz olduğu ve bu yüzden de aceleye hiç gerek olmadığıdır. Acele etmek yalnızca bir şeyleri kaçırmana neden olur. Varoluşun acele içinde olduğunu gördün mü hiç? Mevsimler zamanında gelir, çiçekler zamanı gelince açar, ağaçlar hayat kısa diye hızla büyümek için koşuşturmazlar. Tüm varoluş yaşamın sonsuzluğunun farkında gibi görünür.
Biz hep buradaydık ve hep burada olacağız; tabi ki aynı biçimlerde, aynı bedenlerde değil. Yaşam evrimleşmeye, daha yüce evrelere erişmeye devam ediyor. Ama bunun bir sonu olmadığı gibi, bir başlangıcı da yok. Başlangıçsız bir yaşamla, sonsuz bir yaşamın ortasında var oluyorsun. Daima bu iki taraflı sonsuzluğun ortasında yer alıyorsun.
Varoluşun gizemlerini soruşturmaya bıraktığın anda varoluş kapılarını sana açar, seni buyur eder. Ve varoluşun gizemlerine bir misafir olarak girmek onurlu bir şeydir. Doğaya saldırmak, doğayı zorlamak ise barbarlıktır. Altın gelecek işte bu olacaktır; bilim varoluşla bir mücadele veya çekişme yerine bir aşk ilişkisine girdiğinde; onunla tezat olarak değil, derin bir ahenk, derin bir dostluk içinde var olabildiğinde.
OSHO-Altın Gelecek (Golden Future)

Olumlama Nasıl Yapılır..

OLUMLAMA NASIL YAPILMAZ
SE-SA eki;
Eğer çok Param olursa Mutlu olurum
Bu kalıp sizin hiç bir zaman mutlu olma becerisine sahip olamadığınızın ifadesidir. Çünkü mutluluğun sonucu bir şarta bağlıdır.

MELİ-MALI
Güçlü Olmalıyım
Zorunluluk öğesidir. Şimdiki zamanda güçsüz olduğunuz gerçeğini bilinçaltınıza verirsiniz.

ECEK-ACAK
Her şey çok güzel Olacak
Bu kalıp sizin isteğinizi hep geleceğe erteleyecektir.

TERSİNE SÖYLEM
Korkmuyorum
"Güvendeyim" yerine "korkmuyorum" derseniz, korkuya odaklanırsınız ve bu çözüm değildir.

BELİRSİZLİK
İyi bir hayat istiyorum
Nasıl bir hayatın sizin için iyi olacağını belirtmediğiniz için belirsizlik ifadesi vardır.
: OLUMLAMA NASIL YAPILIR ::::
- Olumlama yapmak için ilk önce geçmiş düşüncelerimiz ele alınmalıdır. Bilmeliyiz ki; geçmişteki anılarımızın oluşturduğu çekirdek inançlarımızı kırmadan ileriye gitmemiz çok yavaş ve zor olacaktır. Geçmişimizde bizi üzen insanlar, kötü anılar, maddi zorluklar hep blokaj oluşturacaktır. BU YÜZDEN İLK OLARAK AFFETME OLUMLAMALARI YAPILMALIDIR. Hayatımız boyunca geçmişimizde bizi üzen ve küstüğümüz insanların hayatımızda blokaj oluşturduğunu biliyormusnuz. Ne yaşarsanız yaşayın geçmişteki herkesi kalben affetmeniz gerekmektedir. Kabul bu çok zor olabilir. Ama 1 ay içinde Hayatınızdaki mucizelere hayret edeceksiniz
- Olumlmaların her ay 1 konu üzerinde ve aynı olumlama metni üzerinde yapılmalıdır. Çünkü bilinçli yaptığınız olumlamalar 21. gün sonunda bilinçaltınız tarafında kabul görür ve hayatınızda gerçekleştimek için çalışmalara başlar. Bir olumlamayı 3 gün yapıp bırakırsanız hiç bir fayda etmeyecektir. Yada 2 farklı olumlama yaparsanız enerji kanalınızı dağıtırsınız.
- Olumlama sesli bir şekilde, yavaş tempoda, hissederek yapılmalıdır. Sabah ilk uyandığınızda ve gece yatmadan 2-3 er kere yapılan olumlamalar bilinçaltına daha fazla ulaşırlar. Kendinizle yaptığınız bu konuşmalar bir süre sonra içsel egonuzun size inandırdıklarını silecek ve yerine yenilerini koyacaktır. Bilinçaltına kodladığınız yeni söz ve düşünceler inançları yeniler ve çekim yasasını harekete geçirir.
- Olumlamaları Ses kaydı haline getirip gün içinde dinleyebilirsiniz. Yaptığınız ses kaydını uyurken, çalışırken, kitap okurken dinleyebilirsiniz. Ses rahatsız olmayacağınız sevyede normal düzeyde olabilir. Zaten dikkatiniz başka yerde olacağı için SUBLİMİNAL etkisi yapacak ve bilinç daha kolay kırılıp bilinçaltına ulaşacaktır. Sakın bilinçli olumlamaları bırakmayın. Sadece ses kaydı ve subliminal telkin dinlemek çekim yasasını dağınık çalıştırıcaktır.
- Yine gün içinde belirli kalıpları tekrarlayabilirsiniz. Örneğin o ay içinde "Bolluk ve bereket" olumlaması yapmaktasınız. yaptığınız çalışmalarla beraber boş zamanlarınızda yada dışardayken sadece "bolluk, bereket, para" diyerek veya tekrar edilerek odaklanma sağlanabilir ve bu kesinlikle faydalıdır.


Bir süre sonra görmeye başlıcaksınız ki, çevrenizde size olumsuzluk veren kişiler gidecek, yerinde sizin düşüncelerinizi destekleyen insanlar gelecektir. Geçmişte istemeden yada isteyerek söylediğiniz olumsuz sözcükler yerini olumlu ve yapıcı sözcüklere bırakacaktır.
İnançlarınızı değiştirmek için bu 1 er aylık çalışmaları yapın. Sakın olumsuzluğa kapılmayın...Çünkü işe yarıyor...

Söz büyüdür. Bu nedenle kullandığınız her sözcüğün niyetinizle, varmak istediğiniz noktayla ilgili olmasına özen gösterin. Ağzımızdan çıkan en küçük bir söz bile tüm vücudumuza, tüm evrene yaydığımız bir emirdir. Dolayısıyla odaklandığımız düşünceler ve sıkça ağzımızdan çıkan sözler bir süre sonra bizim gerçekliğimiz olmaya başlar.
Bugüne kadar kim bilir size neler söylendi? Sadece öyle söylendi diye hiç denemeden, farkında bile olmadan kabul ettiğiniz kim bilir neler var? Ancak bunların artık önemi yok. Önemli olan nasıl bir "siz" yaratmak istediğiniz. Hayal ettiğiniz yeni sizi yaratırken, kelimelerin, hedefinize uygun olumlama cümlelerinin gücünü unutmayın. Bu cümleleri boş kaldığınızda, araba kullanırken, uykuya dalmadan önce, sabah kalkar kalkmaz aynaya bakarak sık sık yüksek sesle tekrar edin. Ödev verilmiş bir ilkokul çocuğu gibi sayfalar dolusu yazın. Yazı evrenle yaptığınız bir sözleşmedir.
kendi olumlama cümlelerinizi yazmak isterseniz dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var:
1. Olumlama cümleniz olumlu olsun! Yani Hasta olmak istemiyorum yerine Sağlıklıyım gibi tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar kullanın.
2. İstiyorum ifadesinden kaçının. Mutlu bir hayat istiyorum demek yerine Mutlu bir hayata sahibim deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız. Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar.
3. Cümleler hedefinizi net içersin. Zayıflıyorum gibi sonunun nereye gittiği belli olmayan cümleler kullanmayın. Eğer muhakkak zayıflamakla ilgili bir cümle kurmak istiyorsanız, varmak istediğiniz hedef kiloyu da içine koyarak 55 kilodayım, hatta 55 kiloda olduğum için şükürler olsun deyin.
4. Belirsiz ifadelerden kaçının. Kurduğunuz cümle herkes tarafından anlaşılabilecek basitlikte olsun.
5. Cümlelerinizi gelecek zaman yerine şimdiki zaman veya geniş zaman kipinde kurun. Çok mutlu olacağım demek yerine Çok mutluyum deyin. Gelecek zaman kipi yaşamak istediğiniz durumu her zaman daha ileri bir zamana öteler. Böylece hiçbir zaman o durumun içinde olamazsınız.
6. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil kendiniz hakkında olsun. Bana saygı göstersin demek yerine, saygı görmeyi hak ediyorum deyin.
7. Cümlelerinizi yumuşatabilirsiniz. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum şeklinde ilk başta ikna olmakta zorluk çektiğiniz cümleleri kendimi olduğum gibi kabul etmeye başlıyorum, kabul etmeyi öğreniyorum şeklinde yumuşatın. Zamanla bu cümleleri kabul ediyorum şeklinde değiştirirsiniz.
Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız mutlaka kullandığınız cümleleri de değiştirin ve olumlama cümlelerini bol bol kullanarak ruh halinizi daha olumluya çekin.Yukarıda olumlamanın nasıl yapılacağını anlattım buraya örnekler koyuyorum kendinizde yapabilirsiniz yada bu hazırları okuyabilirsiniz.

Blogger'dan takip için URL(Web) adresim; https://mutluyasammerkezi.blogspot.com

Güçlü Yanlarınıza Odaklanın!






Zamanı doğru ve etkili bir şekilde kullandığınızda ,yaşamınızda inanılmaz sonuçlar elde edersiniz.Tek yapmanız gereken şey ,iyi bir planlama yapmak ve güçlü yanlarınıza odaklanmak..
Kendinizi en iyi yaptığınız şeye vererek güçlü yönlerinize odaklandığınızda ,daha üretken,daha verimli,daha başarlı,mutlu olduğunuzu görürsünüz. Bununla birlikte motivasyonunuz artar,enerjiniz yükselir.
Bizim enerjimizi düşüren şeyler aslında yapmak isteyip de yapamadıklarımızdır ve yarım kalan işlerimizi tamamlayamadığımız için strese gireriz ve mutsuz oluruz.Onlar üzerimizde bir ağırlık gibi bizimle her yere gelirler.Erteleme hastalığından kurtulmamız  ve bir an önce yapmamız gerekenlere odaklanmamız ,bizim ruh ve beden sağlığımız için gereklidir.
Dan Sullivan ''zayıf yönlerinize çok fazla zaman ayırırsanız sonuçta bir sürü güçlenmiş zayıf yönünüz olur'' der.
Herkesin güçlü olduğu tarafları vardır.Sadece keşfedilmeyi bekliyor.İnsan olarak inanılmaz donanımlı ve muhteşem potansiyele sahip varlıklarız.Hepimiz özel ve eşsiz yaratıldık.Sizden bir tane daha yok bu dünyada .
Sadece bunun farkına varmamız gerekiyor.Yaşam koçluğunda aslında yaptığımız şey,kişinin kendinde göremediği ve fark edemediği özelliklerini,içinde var olan potansiyelini ortaya çıkarmak,kendini keşfetmesini sağlamak.Bunları gördüğünde kendini tanımaya,zayıf yönlerine değil,güçlü yönlerine odaklanmaya başlıyor ve başarıya ve mutluluğa giden yolu artık açmış oluyor.
Bütün şampiyon olan sporcular,benzersiz yetenekleri üzerine odaklanırlar ve bunları daha da geliştirmek için çalışırlar.
Şimdi bir düşünün bakalım...
Sizin güçlü yanlarınız nelerdir?
Diğerlerine zor gelen,size kolay gelen şeyler nelerdir?
Bu yeteneklerinizi kullandığınızda daha önce nasıl sonuçlar aldınız?
Bunları kullanarak zamanınızı nasıl daha etkin ve verimli olarak planlayabilirsiniz?


İyi yaptığınız ve mükemmel olduğunuz bir sürü şey var.Bir kalem ve beyaz kağıt alın elinize ve liste yapın.Ve yazdığınız her yeteneğinize 1 ila 10 arasında değerler vererek kendinizi değerlendirin.Zamanınızın çoğunu yüksek değerler verdiğiniz alanlarda kullanırsanız,hedeflerinize daha kolay ve daha hızlı ulaşırsınız.

Semra MUTLU

NLP Master Trainer,Yaşam Koçu,

Reiki Master,Kişisel Gelişim ve

İletişim Uzmanı

http://www.linkedin.com/pub/semra-mutlu/91/916/1a9

DUYURU!

GÜMÜŞ MOR ALEV ( GMA)  TOPLU UZAKTAN UYUMLAMASI

21 Mart 2014 ( Cuma ) tarihinde ,saat 22.00 'da Gümüş Mor Alev ( GMA) enerjisi  uzaktan toplu uyumlama yapılacaktır.Tarih itibariyle baharın başlangıcı sayılan ve enerjisel anlamda özel bir zaman olduğunu düşündüğüm bu uyumlamayı kaçırmamanızı öneririm.
(Son başvuru tarihi 20 Mart 2014)

Yaklaşık 10 senedir bu işi yapmaktayım.Bu güne kadar gerek yurt içinde gerekse yurt dışında binlerce insana uyumlama yaparak ,onların hayatlarına güzel bir şekilde dokunduk ve çok güzel geribildirimler aldık.Neden sizin hayatınızda da bu güzellikler ve pozitif dönüşümler olmasın?
Gümüş Mor Alev enerjisi dönüştürücü etkisiyle muhteşem bir enerjidir.Bu enerjiyi yaşamınızın her alanında kullanarak,harika deneyimler yaşayabilirsiniz.Bu enerjide herhangi bir sınır yoktur.Bir duygu,bir düşünce,nesne,mekan ,olay vs..gibi her nevi oluş için,şimdide,geçmişte ve gelecekte GMA enerjisiyle çalışabilir,etkilerini pozitif olarak gözlemleyebilirsiniz. Gümüş Mor Alev ile ilgili daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak için, bloğumda daha önce yazdığım ''Gümüş Mor Alev Enerjisi'' başlıklı yazıyı okuyabilirsiniz.

Biliyoruz ki enerjiler zamandan ve mekandan bağımsız çalışır.Dolayısıyla uzaktan uyumlama ile yakından uyumlama arasında hiç bir fark yoktur.Uyumlamaya kendi evinizden rahat bir şekilde katılacaksınız.

Uyumlamadan önce ılık bir duş almanızı öneririm.
Uyumlanma aşamasında üzerinizdeki tüm metal takıları çıkarın.
Bulunduğunuz odada ya da mekanda elektronik aletlerin olmamasına dikkat edin.
İnisiasyondan 15 dakika önce rahat bir yere uzanın ve gevşeyin.Gözlerinizi kapatın.
Kollarınız ve ayaklarınız çapraz bir şekilde olmamalı.Enerjinin rahat akması açısından bu önemli.
Uyumlanmaya 5 dakika kala niyetinizi edin.Niyetiniz;''Semra Mutlu kanalı ile bana  gönderilen Gümüş Mor Alev uyumlamasını almaya hazırım ve sevgiyle kabul ediyorum''şeklinde olmalıdır.
Uyumlamanız 20 dakika kadar sürecektir.
Uyumlama bitince yaşadığınız deneyimlerinizi paylaşmak için e-mail atabilirsiniz.
Uyumlama sonrası çalışma notları mail adresinize gönderilecektir.
Siz de bu uyumlamayı aldıktan sonra başkalarını bu enerjiye uyumlayabileceksiniz.

Uyumlama ücreti 150 TL.'dir.Katılmak isteyenler ,aşağıda vereceğim hesap numarasına banka havalesi yaparak, dekont bilgilerini  ve ad -soyad ile birlikte yaşadıkları şehrin bilgilerini semramutlu1535@gmail.com adresine göndermeleri gerekmektedir.Sevgilerimle,uyumlamanız sizin ve bütünün hayrına olsun..

Semra Mutlu
T.C. ZİRAAT BANKASI
Hesap No:2184-55799418-5001
İban no:TR91 0001 0021 8455 7994 1850 01








Doğal taşlar ve özellikleri

Kuvars Kristali :

Yüzyıllardır tedavi ve sihir alanlarında kullanılan Kuvars Kristali, dünya kabuğunun yüzde on ikiden fazlasını oluşturmaktadır. Oksijen ve silikonun bileşiminden oluşan Kuvars, bugün tedavi edici nitelikleri en fazla olan taşların başındadır. Duygusal dengeleyicidir. Beyin fonksiyonlarını uyarır. Kişinin çevresinde oluşan negatif enerjiyi yok ettiği gibi pozitif enerji toplar,aktive eder, biriktirir, geçirir ve kuvvetlendirir. Ayrıca düşünce formlarını aktive eden bir özelliği de vardır.

Kuvarsın özellikle güç ve canlılık kaybına karşı koruma sağladığına inanılır. Kahinlerin kristal küreler kullanarak yorumlarda bulunmaları, onun zihinsel konsantrasyona ne kadar etki ettiğinin de bir göstergesidir. Kuvars kristallerinin cinslerine göre çeşitli isimleri vardır. Bildiğimiz şeffaf kuvarsa halk arasında kaya kristali denebildiği gibi, pembe kuvarsa Aşk Taşı denir. Onu üzerinde taşıyanı öfkeden, suçluluktan, korku ve kıskançlıktan koruduğu ve kısırlığa karşıda yararlı olduğu kabul edilir.

Rüya Taşı olarak da bilinen dumanlı kuvarsın umutsuzluğa, üzüntüye, öfkeye, depresyona ve diğer negatif etkilere karşı taş sahibini koruma altına aldığına inanılır. Çok yönlü bir mineral olması onu saatlerde, deterjanlarda, diş macunlarında, cam ve elektrik ışıklandırmalarında kullanılır hale getirmiştir.
Kuvars kristalleri hemen hemen tüm burçlarda kullanılabilecek bir taştır.

Ametist :

Ametist, kuvars ailesinden mor ya da mavi-mor renkli bir taştır. Asırlar boyunca değişik uygarlıklarda sevgi ve beğeniyle kullanılmış, Asya ve Mısır’da mühür olarak değer kazanmıştır. Eski çağlarda “sarhoşluğu yok eden taş” *olarak bilinirdi. O zamanlarda bir kısım kadeh, çanak, kap gibi şeylerin birçoğu ametistten yapılmaktaydı. Ametist, endoktrin ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kanı temizler ve enerji verir. Bilinç seviyelerini aktive eder, yatıştırıcı etkisi vardır. Meditasyon için en ideal taşlardandır. Ametist astrolojide de başak, oğlak, kova ve balık burcu insanının taşı olarak da bilinir.

Opal :

Kuvarsın bir çeşididir ve kuvars gibi silis oksittir.

Halk arasında Gökkuşağı Taşı olarak da bilinen Opal, karışık bir geçmişe de sahiptir. Kimisi onu talihsizlik getiren bir taş olarak nitelerken, kimisi de güven duygusunu taze tutmak ve düşmanlara karşı güçlü olmak için üzerinde taşır. Ayrıca negatif duyguları emdiğine ve duygusal dengeleyici olduğuna da inanılır.

Görme duyularını güçlendirip, sezgi arttırıcı etkisi vardır. Üst ben’e ulaşmak için kullanılabilir. Özellikle mücevheratta kullanılan Opal, insanın avuç içi ısıyla renk değiştirme özelliğine de sahip yegane taşlardan biridir. Opal ; terazi, akrep, yay ve balık burcu insanlarına iyi gelen bir taştır

Sitrin :

Sarıdan açık kahveye doğru giden bir renk yelpazesi oluşturan sitrin, birçok hastalığın iyileştirilmesinde kullanılmaktadır. Böbrek, kolon, ciğerler, hazım organları ve kalp için yararlıdır. Tedavi edici enerjinin meydana çıkmasını sağlar. Kendine güveni güçlendirir, insanın kendine zarar verici eğilimlerini yok eder.
Sitrin masaj yağlarını etkinleştirmek için de kullanılır. Bu taş yağa enerji vererek, dolaşımı hızlandırır ve deriye daha iyi nüfuz etmesini sağlar.

Sitrini ucu aşağı gelecek şekilde boynunuzda taşımanız gerekmektedir. Bu size güven ve evrensel güç sağlar. Bir diğer adı da Tüccar Taşı olan Sitrini, bazı inanan kişiler kasalarına koyarlar. Bunun nedeni onların parasal güçlerini arttırdıklarına inancıdır. Bazı kişilerde onun talihsiz bir taş olduğu fikrindedir ve her ne olursa olsun ona el sürmemeye çalışırlar. Astrolojide aslan ve başak burçlarının taşlarından biridir.

Lapis Lazuli :

Doğadaki taşların arasında saf olmayan taşlardan biri olan Lapis Lazuli, lazurit ve diğer mavi minerallerin bileşimidir. Bütün buna rağmen o dünyanın en değerli taşlarından biri olma özelliklerinden bir şey kaybetmez. Çok eski medeniyetlerce de bilinen Lapis Lazuli, bir zamanlar Mısır Kralı Tutankamon’un mezarını süslerdi. Bu taş her zaman mavidir, ancak rengin yoğunluğu çıkarıldıkları bölgelere göre farklılıklar gösterir.

Gece Taşı ya da Gerçek Taşı olarak da adlandırılan Lapis Lazuli, renginden dolayı göklerin sembolü olarak kabul edilir. İsim anlamı da “Göklerin Taşı” anlamını içermektedir. Küçük çocukları korkularından ve solunum yolu hastalıklarından uzak tuttuğu için çocuk taşı da denir. İskeleti kuvvetlendirir, tiroid bezlerini harekete geçirir. Tansiyon ve kaygıyı azaltıcı, canlandırıcı etkisi vardır. Zihinsel açıklık ve aydınlanma için kullanılır. Yaratıcı ifade, fiziksel yetenekler ve iletişim yeteneğini kuvvetlendirir. Terazi, yay ve balık burçlarının taşı olarak bilinir.

Yeşim Taşı :

Binlerce yıl öncesinde bu yana Çinliler Yeşim taşını en değerli taşlardan biri yapmışlardır. Efsaneye göre büyük Çin Ejderinin yeryüzüne boşalttığı tohumların donmuş hali Yeşim taşınu oluşturmuştur.

Günümüzde bile Çinli işadamları ellerinde Yeşimden tılsımlar taşırlar, bir işe başlamadan önce onu tutar, okşar ve ondan güç alırlar. Bu taşın hayvan biçiminde yontulmuşları bugün bile çok revaçtadır. Ayrıca Yeşim taşının akıl hastalıklarına, dahili hastalıklara, göz bozukluğuna ve kadınların adet ve doğum sancılarına iyi geldiğine de inanılmaktadır. Astrolojik olarak koç, boğa, ikizler, başak ve terazi burçlarının da taşıdır.

Hematit :

Hematit, demirin başlıca kaynaklarından biridir. Narin bir kristal çeşididir ve işlenirken Mohs’a göre 6,5 sertlikte olmasından dolayı çok titiz bir çalışma ister. Kan dolaşımı üzerinde pozitif etkisi vardır. Dalağın doğru çalışmasını sağlar. *Enerji ve canlılık verir, stresi azaltıcı etkisi vardır. Çekim gücü fazla olduğundan, kişisel çekim, neşe, cesaret ve istek verir. Özellikle karar verme güçlüklerine birebirdir.

Eski çağlarda tılsım olarak kullanılan taşların başında gelir, ancak modern çağda da insanlar bu taşın bel soğukluğuna iyi geldiği inancındadırlar.

Yakut :

Güzelliği ve sertliği nedeniyle en değerli taşlardan biri olarak kabul edilir. Ona, Hindistan’da “Değerli Taşların Efendisi” adını yakıştırmışlardır. Amerika, Avrupa’da çıkarılmasına rağmen Hindistan ve Güneydoğu Asya Yakut’un anavatanıdır. Elmas’tan sonra en sert değerli taştır.

Kan dolaşımına pozitif canlandırıcı etkisi vardır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kişiyi sınırlamalarından kurtardığı gibi, kendinden fazla diğerlerini düşünmesine yol açar. Cesaret, ruhsal gelişme, liderlik, mutluluk duygularını arttırır. Cinsel aşırılıklara da iyi geldiği söylenenler arasındadır. Astrolojik olarak koç, yengeç, aslan, akrep, yay ve oğlak burçlarının da taşıdır

Akik :

Bedensel ve zihinsel kuvvetlendirici bir taş olan Akik taşıyanı tehlikeden korur, uyumsuzluklarına son verir. Akik taşının bunların yanı sıra uykusuzluğa, korkaklığa, karabasana, nazara ve hatta metabolizmanın düzgün çalışmasına faydası olduğu da bilinen şeyler arasındadır. Akik taşına kimileri de Ateş Taşı ya da Gezgin Taşı derler. Gerçeklerin farkına varılmasında yardımcıdır. Hemen hemen tüm burç özelliklerine uyar.

Aquamarine :

Gök Zümrüt de denilen Aquamarine, soluk mavi-yeşil renkli bir taş olmasından dolayı, Sakin Taş olarak da bilinir. Her ne kadar Sakin Taş denilse de, Cesaret taşı olarak adlandırılır ve onu taşıyana ya da takana özellikle ölüm karşısında cesaret verdiği söylenir. Bu taşı renginden dolayı, özellikle denizciler tılsım diye kullanırlar. Renginden dolayı kahinler tarafından geleceği görmek için de kullanıldığından Kahin Taşı olarak da anılır.

Akıl almaz renklerde bulunabilen Aquamarine, mücevheratta kullanılır. Ona muhteşem mavi rengi verebilmek için dört yüz derecede ısıtılması gerekir. Bu güzel taşın en çarpıcı örnekleri Brezilya’dan çıkar.
Aquamarinin sinirleri yatıştırıcı özelliğinin yanı sıra düşüncenin berraklaşması ve yaratıcı gücün ortaya çıkmasında da büyük rolü vardır. Böbrek, karaciğer, dalak ve tiroid bezlerini kuvvetlendirir, vücudu temizler. Astrolojik olarak koç, ikizler, akrep, kova ve balık burçlarının taşlarındandır.

Obsidyen :

Renginden dolayı kimileri ona Kara Kadife de derler. Obsidyen’in en tutulan cinsi üzerinde beyaz lekeler olan Kar Taneli Obsidyendir. Bu tür aynı zamanda Saflık Taşı olarak da bilinir. Karın ve bağırsakları etkileyerek iyileştirir, zihin ve duyguyu birleştirir. Maskulen enerji verir, negatif unsurları yok eder. Kaygıyı azaltır, bilinçaltındaki blokajları temizler. Akıl ve sevgi ile bağlarımızdan kopmamayı simgeler. İkizler ve yay burçlarının taşıdır.

Aytaşı :

Ay’ın parıltısını yansıttığı söylentilerinden dolayı bu ismi alan Aytaşı, lenfotik sistemdeki bozuklukları ortadan kaldırır. Duygusal dengeleyici vasıflara sahiptir.

Tutumlarda esneklik yaratır. Bu taş hakkında en çok rivayeti ortaya çıkartan yerlerden biri de Hindistan’dır. Hindistan da kutsal bir taş olarak kabul gören Aytaşı’nın sevgilileri daha ihtiraslı yaptığı da söylenir. Aytaşı, kadınlar tarafından kısırlığa iyi geldiği ve üreme organlarının sorunlarını çözmesi ve de kolay doğum yapmaya yaradığı için taşınır. Kişilerdeki egoizmi giderdiği ve fazla yemek yeme dürtülerini ortadan kaldırdığı da bilinir. Aytaşı üzerine yapılan rivayetlerin en çarpıcısı da, onu tılsım olarak taşıyan kişiyi şöhretli ve görünmez yaptığıdır. Burçlar kuşağına yengeç, terazi, akrep, kova ve balık burcunun taşıdır

Yılan Taşı :

Genellikle de tılsım yapımı için kullanılan Yılan Taşı, kadim Mısır Uygarlığı’ndan beri kullanılmaktadır. Taşın bu ismi alması, dış görünümünün bir yılanın derisine benzemesindendir. Bu sebepten dolayı da her türlü böcek sokmaları, akrep ve yılan sokmaları gibi durumlar için iyileştirici olarak kullanılır. Ayrıca kişilerde romatizmal rahatsızlıklara da iyi geldiği söylenir. Bu taşla romatizma tedavisi yapmak için, ağrılı yerlere bu taşı sarmak gereklidir. Diğer yandan cerahatlerdeki biriken irini akıtmak için de kullanılabilen bir taştır.

Kaplan Gözü :

Bir kuvars cinsi olan Kaplan Gözü, bazı kesimlerde “Bağımsızlık Taşı” diye de anılır.

Buna sebep, taşın kendisini üzerinde bulunduran kişileri başka insanlara karşı daha az bağımlı yaptığına inanılmasıdır. Bu özelliği ikili ilişkileri zedelediği gibi, iş hayatında da ortaklıkları sona erdirebilir. Bu sebepten de çelişkili bir taş diye de adlandırılır.

Sindirim sistemi bozuklukları bu taş sayesinde giderilebilir. Dalak, pankreas ve kolon için faydalıdır. Duygusal denge unsurudur ve inatçılığı azaltan bir taş olarak bilinir. Maskulen enerji verdiği gibi, kişilerin olayları net algılamasında rol oynar. Kaplan Gözü’nün bir özelliği de nazardan koruduğuna inanılmasıdır. Daha çok eski zamanlarda bu niyetle kullanılırdı. Oğlak ve yengeç burçlarının taşı olarak bilinir.

Topaz (Sarı Yakut) :*

Eski zamanların en kudretli taşlarından biri olan Topaz’ın, göz hastalıklarını ve veba gibi salgın hastalıkları ortadan kaldırdığı söylenir. Bir adı da “Aşk Taşı” olan Topaz’ın pek çok rengi mevcuttur.
Bu taşın sağlıksız insanları sağlığına kavuşturduğu, onları korkaklıktan ve ahlaksızlıklardan koruduğu bilinir.

Çok güzel ve nadir bulunan taşlardan olan Topaz, özellikle mücevher yapımında kullanılır.Doğal ve muhteşem ışığıyla göz kamaştırıcı bir taştır ama, renksiz ve değişik renk gruplarına da rastlanabilirler.*
Sarı Topazla Turuncu Topaz en değerli çeşitleridir.Bugün dünya yüzünde en değerli Topaz’ların çıkarıldığı ülke Brezilya’dır. Topaz kristalleri genelde dörtgen şeklinde olur. Topaz elmasla aynı ağırlığa sahip yegane doğal değerli bir taştır. Şeffaf Topaz kimi zaman elmastan ayırt edilemez, bu benzerlik ancak Mohs ölçeğiyle ayırt edilebilir.

Aslan, başak ve balık burcunun taşıdır.

Lal :

Dairesel veya oval biçimli bir taştır.Lal’in erkek türü koyu kırmızı, dişi türü ise açık kırmızıdır.Üzerinde taşıyanı, bedensel zayıflığa ve acımasızlıklara karşı koruduğu bilinir. “Hayal Kuran” ve ” Merhamet Taşı” olarak da bilinir.

Cinsel enerjiyi ve duyarlılığı artırdığı, cinsel dengesizliğe karşı koruma taşı olarak bilindiğinden bazı yerlerde “Tutkuların Taşı” olarak da bilinir.Latince adı Garanatum’dan gelen Lal taşı, Garnet olarak da adlandırılır. Kalp şeklinde yapılmış tılsım Lal’ler, eşleri ve sevgilileri cezbetmeye yaradıkları gibi, yatak ve yastık altına konulduğunda kötü rüyaları ve gecenin kötü ruhlarını kovar. Bedeni kuvvetlendirir, temizler, canlandırır. Bilhassa kan damarları için çok yararlı bir taş olan Lal, hayal gücünü harekete geçirir, sevgi ve şefkati sembolize eder.Koç, akrep, oğlak ve kova burçlarının taşı olarak bilinir

Aventurin :

Metalik parıltılar saçan ve tanecikli bir yapıya sahip, açık yeşil bir Kuvars türü olan Aventurine aynı zamanda Yıldız Taşı da denmektedir.

Kalbin yakınına yerleştirildiğinde, kalbi diğer insanların olumsuzluklarından koruyacak bir enerji yayar.

Bu taşın Yeşim taşı ve Pembe Kuvars arasında bir yumuşaklığı vardır.

Sizin, fazla hassaslaşmadan yumuşak ve açık yürekli olmanızı sağlar. Kalbini kapattıktan sonra şimdi yeniden açmaya hazırlanan kimseler için yatıştırıcı bir etki yapar.

Bu pürüzsüz taşı göğsünüzün üzerinde doğrudan cildinize temas ettirmek en iyi yoldur. Şayet taş sivri ise, o zaman sivri ucu yukarıya getirmek gerekir.

Bu taş sınırsız imkanlar taşıdır, size geniş ufuklar açar. Hayal kuranların taşı olarak da tanınır. Kendinizi sınırlanmış, engellenmiş, dar düşünce kalıpları ya da modası geçmiş davranışlar içine sıkışmış hissettiğinizde bu taşı kullanabilirsiniz.

Özellikle kendi bildiğini okuyan genç insanlar için çok uygundur.*

Turkuvaz :

Bilinen taşların ve de tılsım olarak kullanılan taşların en popüleridir, çok sayıda da koruyucu özelliği bulunur.

Bütün bedeni kuvvetlendirir, hücreleri yeniler, kan dolaşımı, ciğerler ve solunum sistemini canlandırır.

Sakinlik verir ve yaratıcı ifadeye güç kazandırır. Duygusal denge, iletişim, sadakat ve dostluğu sembolize eder.

Turkuvaz eski çağlarda hayvanları kötü etkilerden korumak için At Tılsımı olarak da kullanılırdı. Aztek uygarlığında ise bu taşa “Tanrıların Taşı ” adı verilmişti.

Turkuvaz, boğa, başak, akrep, yay, oğlak ve balık burçlarının taşı olarak da bilinir.*

Oniks :

Kaygı azaltıcıdr, kadın/erkek kutuplaşmasını dengeler ve ilikleri kuvvetlendirir.
Kontrol ve denge unsuru bir taş olan Oniks, bağımlılıklardan kurtulmaya da yardım eder.
Değerli bir taştır ve kişinin konsantrasyonunu sağladığı gibi nazara karşı da kullanılır.

Kimi yerlerde zaman zaman “Ayrılık Taşı” diye de nitelendirilir.

Çeşitli renkleri olan Oniks, kişinin hangi konuda enerji desteğine ihtiyacı varsa onu sağlayan bir taş olarak da bilinir.

Gelecek kaygılarını yok ettiği gibi kişilerde farkındalığı da sağlar.

Aslan burcuyla ilişkilidir.

Zirkon :

Mücevher olarak kullanılan taşların en ünlüsü olan Zirkon, tamamen renksiz olabildiği gibi, kahverengi, yeşil, kırmızı ve sarı da olur.

Zirkon aynı zamanda Zirkonyum elementinin de başlıca kaynağıdır.

Mücevher olarak kullanılacak olan Zirkonların en değer göreni renksiz olanlarıdır. Elmasa benzetilmesine rağmen sertlik derecesi elmastan 2,5 Mohs daha azdır.

Zihni kuvvetlendirici bir taş olan Zirkon, ince ve kalın bağırsak hareketlerine faydalı ve uyumayı kolaylaştırıcı özelliğe de sahiptir. Bunun yanında duygusal denge unsuru olarak da bilinmektedir.

Aslan, başak, yay ve kova burçlarının taşı olarak bilinir

Turmalin :

Pozitif ve negatif kutuplara sahip, elektriksel özellikleriyle çok değişik ve olağandışı bir taştır. Çeşitli renklerde ve karışık renk biçimlerinde bulunan cinsleri vardır.

Mücevher ve süs eşyası yapımında *çokça tercih edilen bir taştır.

Endokrin (hormon) sisteminin dengelenmesine yardımcı olur ve uyku verir.

Beden-zihin ikilisini kuvvetlendirici özelliğinin yanı sıra duyarlılık ve anlayışı da arttırır. Konsantrasyon ve sezgisel güçleri arttırdığı gibi, koruyucu etkileri de bulunur.

Aslan, terazi ve oğlak burçları bu taşı kullanabilirler.

Magnezit :

Yeryüzünde bilinen en değerli minerallerden biri olan Magnezit, hassas işlenebilme özelliklerinden dolayı değerli taş olarak pek tercih edilmez.

Endüstriyel açıdan yaygın bir ticari ve tıbbi kullanımı olan en önemli materyallerden biridir.

Beyaz, gri, sarı ve kahverengi renklerinde olurlar.

Analiz etmek, kendini tanımak ve araştırıcılık ruhunu geliştirmeye yardımcı olan bir taş olduğu gibi, kişileri motive etmesi ve farkındalığı arttırma özellikleri de bulunur.

Hayal gücünü ve yaratıcılığı arttırdığı ve meditasyonlarda iç huzuru sağladığı da bilinir.

Koç burcunun taşı olarak bilinir.

Zümrüt :

Dünyanın en kıymetli taşlarından biri olan Zümrütler mitlerin ve efsanelerin taşıdır.

Geçmişte Şeytanın Cennet’den kovulurken alnından düşen taşın ve Kutsal Kadeh’deki taşın da Zümrüt olduğu söylenir.

Renginin yeşil olması nedeniyle bu taşın yağmur yağdırdığına inanılırdı.

Bağışıklık sistemi,sinir sistemi, kalp, ciğer ve böbreği kuvvetlendirdiği bilinir. Beden-ruh-zihin için tonik vazifesi görür ve kuvvetli bir duygusal dengeleyicidir.

Bolluk, sevgi, iyilik, sakinlik, denge ve sabır unsurlarını içerir. Zümrüt’e kimi yerlerde “Koşulsuz Aşk Taşı” da denmektedir. Sevgililerin birbirlerine verebilecekleri en iyi armağan olarak görülür.

Bazı İslam ülkelerinde Zümrüt’ün var olan koruyucu tılsım gücünü bazı ayetler okunarak daha da güçlendirildiğine de rastlanmıştır.

Koç, boğa ve ikizler burçlarının taşıdır.

Safir :


Dünyanın en pahalı ve değerli taşları arasında bulunan safirler, sert ısılara dayanıklı ve muhteşem mavi renkte ve beyaz damarlı olurlar.

Dünya yüzünde en değerli ve ünlü Safirler Hindistan’dan çıkmışlardır.

Mohs ölçeğine göre Safir Elmastan sonra gelen sertlik derecesine sahiptir.

Safirler saf iken renksiz bir mineral olan Korondumun bir çeşididir.*

Çok değerli bir mücevher olması onları aranılır bir hale getirmiştir.

Bugün bilinen en büyük Safir, 563 kıratlık Hindistan Yıldızıdır ve New York Doğal Tarih Müzesinde teşhir edilmektedir.

330 kıratlık olan bir diğer Safir ise Asyanın Yıldızı adlı taştır ve Washington DC’de sergilenmektedir.

Kalp ve böbrekleri kuvvetlendirir ve tüm salgı bezlerini harekete geçirici özelliği vardır.

Psişik yetenekleri arttırır ve sezgi gücünü güçlendirir. Bundan dolayı yaratıcı ifadenin gelişmesinde büyük rol oynar. Karışıklığın ortadan kalkmasına neden olup kozmik farkındalığı arttırır.

Azurit :

Bir çeşit bakır cevheridir.

Sinir sistemindeki enerji akışını arttırır, oksijenin daha iyi kullanılmasını sağlar.

Psişik güçleri arttırıcı özelliğinin yanı sıra, düşünceleri berraklaştırır.

Uzun süre araba kullanan ya da bilgisayar başında çalışmaktan dolayı gözleri yorulanlar için çok iyidir.

İki tane Azurit taşı adet dönemi kramplarında ya da yumurtalık sancılarını gidermek için kullanılır. Azuritin mavi olanı rahatsızlık giderici olarak kullanılabilir.

Azurit ile Malahit taşı birlikte kullanıldığı takdirde gömülü olan duygular ortaya çıkar.

Aynı anda bir mücevher olan Azuritten yapılma kolye ya da küpeler, ruhsal olarak uyanık kalmanızı sağlar. Ayrıca sizi merkezde tutarak konuşkan olmanıza yardım eder.

Krizoprase :

Çok güzel ışıltıları olan bir taştır.

Nörotik durumlarda dengeleyici ve iyileştirici özelliklere sahiptir. Depresif durumlarda ise rahatlatıcı özellikleri vardır.

Kişinin problemlerini görmesine yardımcı olarak, kendini tanımasını sağlar ve iç huzuru verir.

Seks konusunda kaygıları olanlar ya da seksüel bozukluk taşıyan kişiler bu taşı kullandıkları takdirde bir çok cinsel problemi de halletmiş olurlar.

Bu taş aynı zamanda kişisel yeteneklerin ortaya çıkmasında da büyük rol oynar.

Elmas : *

En sert ve kıymetli taş olan Elmas için “rüyaların taşı” da denilmektedir.

Beyin fonksiyonlarını ve kişilikteki blokajı ortadan kaldırıcı özelliklere sahiptir ve aynı zamanda temel bir tedavi edici niteliktedir.

Bedeni temizleyerek negatif kuvvetleri yok etmesinin yanı sıra zihin/ruh/beden üçlüsünü birleştirici ve bütünleştirici gücü de bulunur.

Bolluk, saflık, masumluk ve sadakat simgesidir.

Mücevher olarak da yüzükten tutun, kolye ve küpeye kadar bir çok çeşitte kullanılmakta olup kıymeti son derece yüksektir.

Jasper :

Karaciğer, dalak ve mesaneyi kuvvetlendirir ve çok kuvvetli bir tedavi edicidir.

Toprak elementini temsil eder.

Sindirim sistemi ve safrakesesini güçlendirir, endokrin(hormon) sistemine denge sağlar.

Kişinin kendini sağlıklı, güçlü hissetmesini sağladığı gibi fiziksel direnci arttırır.

Sevginin ve inanç sisteminin simgesi olarak bilinen bir taştır.*

Malahit :

Malahit, yeşil ve üzerinde daha koyu yeşil ortak merkezli çizgileri olan bir taş olup, özünde neşe taşır. İsminin anlamı da arındırıcı demektir.

Sakinleştirici bir taş olup, uyku ve uyumaya yardım eder. Güneş sinir ağı chakrasının üzerinde kullanıldığında, içimize gömdüğümüz acıları tekrar ortaya çıkarma gücü vardır.

Bu eski acıların kendini ifade etmesiyle taşıdığınız kederin ağırlığını da üzerinizden atabilir ve neşenize tekrar kavuşabilirsiniz.

Neşe enerjisi, hızla dönen bir enerjidir ve her bir chakrayı çevreleyen enerjiye benzer.

Malahit, iki ayrı tondaki yeşil rengi ile yeryüzünün titreşimlerini tutar. Siz toprağın gücünden etkilenirken, toprak da size sevgi ve huzur sunar. Bu kendinizi yeterince güçlü hissetmenizi sağlar, böylece eski acılardan da kurtulursunuz. Malahit, aynı zamanda pankreas ve dalak fonksiyonlarını da arttırdığı gibi, kaygı ve tansiyonu da dengeleyip, hücreleri yenileme özelliği de sergiler. Dolaşım sistemi ve kalbi kuvvetlendirir ancak bu taşı aşırı duygusal olduğunuz günlerde fazla kullanmamalısınız.

Olivin (Zebercet) : *

Kalp, pankreas, dalak ve ciğer üzerinde olumlu etkisinin yanında, doku bozulmalarını da önleyici özelliği olan bir taştır.

Rengi bağlı olduğu Zümrüt familyası gibi yeşil bir taştır.

Bedeni temizleyip vücut-zihin dengesini sağlar, kaygıyı düşürüp zihni açar ve kişisel büyümeyi hızlandırır.*

Pirit : *

Üzerinde altın rengi benekler oluşmuş çok güzel ve değişik görünümde bir taştır.

Hazımsızlık çekenler için tavsiye edilebilecek bir taştır ve aynı zamanda da kan dolaşımına iyi gelen özellikleri vardır.

Beyin fonksiyonunu arttırıcı gücü ve kişilerin dünyaya pembe gözlüklerle bakmasını sağlayıcı fonksiyonları ile birlikte irade gücünü de yükseltir.

Diğer bireylerle uyumlu çalışmanın gerçekleşmesine de yardımcı olur.

Kalsedon :

Kalsedon, kuvars ailesinin üyesi bir taştır. Şeffaf, yarı şeffaf veya donuk olabilir. Salkım şeklinde sarkıtlar halinde ve kaya oyuklarının astarlarında oluşur. Bazı zamanlar küçük bir miktar Opal içerir.

Fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal dengeleyicidir.

Herkes arasında kardeşliği teşvik eden bir taştır. İyimserlik ve iyi dilekleri sembolize eder. Düşmanlığı, huzursuzluğu ve melankoliyi yatıştırır. Cömertliği, hassaslığı, anlayışı arttırır, minerallerin etkili bir şekilde özümsenmesini sağlar.

Zihnin sağlamlığını arttırarak, bunamayı tedavi eder.

Kehribar :

Taş olarak bilinir ama, reçinenin taşlaşması sonucu oluşmuştur. Çok yumuşak ve çok hafiftir. Özellikle ısıtıldığı zaman elektriksel ve manyetik özellikleri açığa çıkar.

Yaydığı sıcaklık enfeksiyonun yayılmasını önlediği ve soğuk algınlığını giderdiği için, genelde boynun çevresine takılır.

Boğaz ve tiroid bezi enfeksiyonlarını tedavi etme özelliği vardır.

Roma devrinde kehribar, guatrı tedavisinde kullanıldığı gibi günümüzde de bu yöntem çok yaygındır.

Bütün sarı taşların aslan burcu insanına iyi geldiği bilinir. Bu sebeple aslanlara uyarıcı bir etki yapar.

Mercan : *

Kireç karbonatı, magnezyum, silis karbonatı, magnezyum florüt ve kalsiyumdan oluşmaktadır. Pek çok kişi Mercanın, kalbi ve dalağı güçlendirdiğini söyler.

Ayrıca Mercan, nazara iyi geldiği gibi, konsantrasyon eksikliğini de giderici özelliğe sahiptir.

Başta sedef hastalığı olmak üzere, bir çok cilt hastalığının da iyileştirilmesinde kullanılabilir.

Pembe Baloncuk Tekniği









Pembe baloncuk tekniği, benim bir çok danışanıma uygulattığım ve olumlu geribildirimler aldığım çok basit bir tekniktir.Bilinçaltımızı en iyi etkileyen yöntemlerden biridir.

Öncelikle rahatlayın ve gevşeyin.Rahat bir yere oturun ya da uzanın.5 kez burnunuzdan yavaş ve derin nefes alın ve yavaşça ağzınızdan verin.Her nefes verişinizde tüm vücudunuzun gevşediğini hissedin.İçinizden ''gevşiyorum ve rahatlıyorum'' olumlamasını yapabilirsiniz.

İyice rahatladığınızda kendinizi çok güzel bir yerde imgeleyin.Bu bir deniz kenarı,bir orman,ya da çiçeklerle dolu bir bahçe olabilir.Sizin için neresi sizi huzurlu hissettirecekse orası olmalı.Tüm ayrıntılarıyla görün,hissedin orayı.Ve çok istediğiniz bir şeyi hayal edin şimdi.Onu zihninizde olabildiğince net ve ayrıntılı olarak imgeleyin.
İstediğiniz olduğunda o mutlu anı yaşayın ve görün.Ve zihninizde fotoğrafını çekin o görüntünün.Şimdi bu hayalinizi pembe bir baloncukla kuşatın.Bu görüntüyü baloncuğun içine yerleştirin.

Pembe renk,sevginin rengidir.Bu rengin titreşimi hayalinizi kuşattığında,yalnızca sevgi olan varlığınızla uyum içinde olan şeyi getirecektir.

Ve son adım,baloncuğu sevgiyle evrene bırakıyoruz.Baloncuğun gökyüzüne doğru yükseldiğini,süzülüp gittiğini hayal ediyoruz.Ta ki gözden kaybolana kadar izliyoruz.Buradaki amaç dileğimizi duygusal olarak evrene serbest bırakmak ve gerçekleşmesi için özgürleştirmek.

Hayalimizi beş duyumuzla hissederek yaptığımızda  ve serbest bıraktığımızda ,o artık gerçekleşmek için hazırdır.

Semra MUTLU

NLP Master Trainer,Yaşam Koçu,

Reiki Master,Kişisel Gelişim ve

İletişim Uzmanı

Çekim Yasasını Harekete Geçirin..






Bir dileğiniz ya da  hedefiniz var ve ''nasıl gerçekleştirebilirim'' diyorsanız ,size bununla ilgili bazı ipuçları vermek istiyorum.Bunları uyguladığınızda hedefinize doğru giden yolu açacaksınız:


1.Dileğim gerçekleşecek mi,gerçekleşmeyecek mi diye asla endişelenmeyin.Endişe negatif bir enerjidir.Bir yandan pozitif düşünürken,diğer yandan negatif etki ile dileğinizi bloke edersiniz.Sonuçta kaybedeceğiniz hiçbir şey yok.Dileğinizi dileyin ve serbest bırakın.

2.Dileğinizi ya da hedefinizi en ince ayrıntısına kadar yazın.Bir dilek defteriniz olsun.Sanki ona sahip olmuşsunuz gibi hissederek yazmalısınız.Yazının gücü inanılmazdır.

3.Hedefinizle ilgili harekete geçin.Elinizden ne geliyorsa imkanlarınız dahilinde yapın.Kendinize inanın ve güvenin.Asla pes etmek yok,bıkmak yok.Sabırlı olmalısınız.Her şey en uygun zamanda ve en uygun koşulda olur.Hedefinize engel koyacak tek kişi sizsiniz,gerçekleştirecek olan yine siz.Sizin ve herkesin hayrına olmasını isteyin.

4.Düşüncelerinizi temiz tutun.Olumluya odaklanın.Çünkü düşünceleriniz geleceğinizi oluşturuyor farkında olun.

5.Kimseyi eleştirmeyin,yargılamayın,kınamayın.Dedikodu yapmayın.Sizden çıkan enerji,size yine geri dönecektir.Bunu unutmayın.

6.Hayatta herşey her zaman istediğimiz gibi olmayabilir.İnişler olduğu kadar ,çıkışlar da olacaktır.Her ne oluyorsa olsun bizim hayrımızadır.Biz bunu anlayamasak da evrende olan her şeyin bir sebebi vardır.Olanı kabule geçin.İsyan etmeyin.

7.Affedin,arının,arının.Geçmişinizi,kendinizi,sizi üzenleri,suçladığınız herkesi kendi içinizde affedin.Bunu onların bilmesine gerek yok.Affederek kendinizi yüklerden arındırır ve özgürleştirirsiniz.Affedememek sizin dileklerinizin gerçekleşmesini de engelleyebilir ya da zorlaştırabilir.Hayatınızda zorluklar,sorunlar,blokajlar yaratabilir.Affettikçe önünüzün açıldığını,hafiflediğinizi deneyimleyeceksiniz.

8.Şükredin,teşekkür edin sahip olduğunuz her şey için.Şükredecek o kadar çok şey var ki hayatımızda.Nefes alabiliyoruz,gözümüz görüyor,kulağımız duyuyor ve daha bir çok şey.Şükretmek hayatımızdaki güzel şeyleri çoğaltır.

9.Saf inançla ve gerçekleşeceğine inanarak,şüphe duymadan isteğinizi iletin Yüce Yaradan'a.O bizim hep yanımızda.Bizi asla terketmiş değil.Ve bizi koşulsuz bir sevgiyle seviyor.Duanızı kabul edeceğine inanarak dileyin her ne diliyorsanız.Ve teşekkür edin.

10.Olumlamalar yapın.En az 21 gün devam edin.Bilinçaltını olumlamalarla pozitife odaklarsınız ve inandırırsınız.Dileğinizle ilgili resimler bulun ve bir dilek panosu oluşturun.Her zaman gördüğünüz bir yere asın.

11.Her gece uyumadan önce dileğinizi gözünüzde canlandırın.Tüm duyularınızla hissedin.Gerçekleştiğini hayal edin.Gerçekleştiğinde siz neler yapıyor olacaksınız?En ince ayrıntısına kadar görün,duyun,hissedin.Bu çok önemli bir çalışmadır.

12.Kendinizi sevin,kendinizi her halinizle olduğunuz gibi sevin ve kabul edin.Siz yaratılmış olan en mükemmel,en mucizevi varlıksınız.Sizden bir tane daha yok bu evrende.Bunun farkındalığıyla sevin kendinizi ve şükredin.Canlıları sevin,hayatı sevin.Sevgi frekansı en yüksek enerjidir.Sevgi enerjisine odaklandıkça ,hayatınıza o frekansla eşdeğer olayları,durumları,kişileri çekersiniz.

13.Negatif enerjili ortamlardan,enerjinizi düşüren insanlardan uzak durun.Böyle durumlarda kendinizi korumaya almak için,kendinizi mor renkli bir balonun içinde olduğunuzu imgeleyebilirsiniz.

Yaşam her şeye rağmen güzel ve değerli.Yaşadığınız her anın değerini bilin.Hayatın içinde olumsuzlukları görmek yerine,odağımızı güzelliklere yöneltelim ve bu şekilde yaşamımızda güzellikleri deneyimleyelim.Sevgi ve ışıkla..

Semra MUTLU

NLP Master Trainer,Yaşam Koçu,

Reiki Master,Kişisel Gelişim ve

İletişim Uzmanı

https://twitter.com/NlpTrainerr

Yaşama Dair..

A. Saf Güç Kuralı
Bizlerin asıl hali saf bilinçliliktir; bu da saf güç demektir. Saf bilinçlilik ruhsal özümüzdür, sonsuz ve sınırsızdır, saf coşkudur, saf bilgidir, sonsuz sessizliktir, kusursuz dengedir, yenilmezliktir, basitliktir, mutluluktur.
“Saf Güç” Kuralının uygulanması:
1. Sessiz olmak için her gün zaman ayırın. Günde iki defa derin düşünme yapın.
2. Doğayla baş başa kalabilmek ve her varlığın içindeki zekâya şahit olmak için her gün zaman ayırın.
3. Yargılamayın. Güne “Bugün hiçbir şeyi yargılamayacağım.” sözüyle başlayın.
B. Verme Kuralı
Evren dinamik alışveriş ile var olmaktadır. Vermek ve almak evrendeki enerji akışının değişik görünüşleridir. Aramakta olduğumuz şeyi vermeye istekli olmakla, evrenin bereketinin yaşamımıza yansımasını sağlarız. Coşku istiyorsanız başkalarına coşku verin; sevgi istiyorsanız sevgi vermeyi öğrenin; ilgi ve takdir istiyorsanız ilgi ve takdir göstermeyi öğrenin; maddi zenginlik istiyorsanız başkalarının zengin olmaları için yardımcı olun.
“Verme” Kuralının uygulanması:
1. Nereye gidersem, kime rastlarsam onlara bir hediye vereceğim. Bu hediye hoş bir söz, bir çiçek veya dua olabilir.
2. Bugün yaşamın bana vereceği bütün hediyeleri şükranla alacağım. Doğanın hediyelerini alacağım; bunlar, güneş ışını ve kuş sesleri, Başkalarından gelecek madde, para, kompliman veya dua şeklindeki hediyeleri almak için açık olacağım.
3. İnsanlara her rastlayışımda onlara mutluluk ve coşku dileyeceğim.
C. “Karma” veya Etki ve Tepki Kuralı
Her hareket bize aynen geri dönen bir enerji gücü yaratır. Ne ekersek onu biçeriz. Başkalarına mutluluk ve başarı getiren hareketlerde bulunduğumuz zaman, “karma”mızın meyvesi da mutluluk ve başarı olacaktır.
“Karma” Kuralının Uygulanması:
1. Bugün yaptığım bütün seçimlerin şahidi olacağım. Gelecekteki herhangi bir ana hazırlık yapmanın en iyi yolunun şimdiki anın tam bilincinde olmak olduğunu bileceğim.
2. Her seçim yaptığımda kendime şu iki soruyu soracağım: “Yapmakta olduğum bu seçimin sonuçları neler olacaktır?” ve “Bu seçim bana ve bu seçimden etkilenen diğer insanlara doyum ve mutluluk getirecek midir?”
3. Yapmış olduğum seçim bana rahatlık veriyorsa, o seçimi tamamen teslim olarak uygularım. Yapmış olduğum seçim bana rahatlık vermiyorsa, hareketimin sonuçlarını içgörümle görürüm. Bu yol gösteri kendim ve çevremdeki bütün insanlar için kendiliğinden doğru seçimler yapmamı sağlayacaktır.
D. En Az Çaba Kuralı
Doğanın “zekâsı” işlevlerini en az çabayla yerine getirir, Kaygısızca, uyum içinde ve sevgiyle. Otlar büyümeye çalışmazlar, sadece büyürler. Balıklar yüzmeye çalışmazlar, sadece yüzerler. Hareketleriniz sevgi tarafından yönlendirildiğinde en az çaba harcanır; çünkü doğa, yaşamını sevgi enerjisiyle sürdürür. Egoya önem vermek çok fazla enerji tüketir.
“En Az Çaba” Kuralının Uygulanması:
1. Kabul etmeyi uygulayacağım. Bugün, insanları, durumu, şartları ve olayları olduğu gibi kabul edeceğim. Bu anın olması gerektiği gibi olduğunu biliyorum, çünkü bütün evren olması gerektiği gibi.
2. İçinde bulunduğum durumun sorumluluğunu kabul edeceğim. Sorumluluk almanın, içinde bulunduğum durum için hiç kimseyi ve hiçbir şeyi suçlamamak olduğunu biliyorum.
3. Görüşlerimi savunmak alışkanlığından vazgeçeceğim. Başkalarını benim görüşlerimi kabul için ikna etmeye çalışmayacağım. Bütün görüşlere açık olacağım ve hiçbir görüşe kaskatı bağlı olmayacağım.
E. Niyet ve Arzu Kuralı
Saf güç alanında niyet ve arzu sonsuz düzenleme gücüne sahiptir. Dikkat, enerji verir, niyet dönüştürür. Dikkatinizi neye yoğunlaştırırsanız, onun, yaşamınızda daha önemli bir yeri olacaktır. Diğer ruhsal başarı kurallarına uymak kaydıyla, dikkatinizi üzerinde yoğunlaştırdığınız şeye ilginiz, niyet edilen sonucun alınması için sonsuz uzay-zaman olayları yaratır. Bunun gerçekleşmesi için, niyetiniz insanlığın iyiliğini gözetmelidir.
“Niyet ve Arzu” Kuralının Uygulanması:
1. Arzularımın listesini yapacağım. Bu listeyi her zaman yanımda taşıyacağım. Sessizlik ve meditasyona geçmeden önce bu listeye bakacağım. Gece uyumadan önce bu listeye bakacağım. Sabah uyandığımda bu listeye yine bakacağım.
2. Olayların istediğim gibi gelişmediği zamanlarda, bunun için bir sebep bulunduğuna ve kozmik planın düşünebildiğimden çok daha büyük olduğuna inanarak, arzularımın listesini serbest bırakıp onu yaradana teslim edeceğim.
3. Bütün hareketlerimde, şimdiki anın farkındalığının gerekliliğini kendime hatırlatacağım. Engellerin dikkatimi dağıtmalarına izin vermeyeceğim. Şimdiki zamanı olduğu gibi kabul edeceğim ve geleceği, el üstünde tuttuğum niyetlerim ve arzularımla gerçekleştireceğim.
F. “Ayrı Olmak” Kuralı
Belirsizliğin hikmeti “ayrı olmak”tır. Belirsizliğin hikmeti, geçmişten, geçmişte yaşanan şartlanmadan ve bilinenden kurtulmakta yatar. Bilinmeyene ve saf güç alanına doğru yönelmekteki istekliliğimizle, evrene güzel hareketlerini yaptıran yaratıcı zekâya kendimizi teslim ederiz. Fiziksel evrende herhangi bir şeyi elde etmek için, o şeye olan bağımlılığınızdan vazgeçmeniz gerekir. Bu, arzunuzu gerçekleştirmek için gerekli olan niyetten vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmez. Niyetinizden vazgeçmiyorsunuz; arzunuzdan da vazgeçmiyorsunuz. Sonuca bağımlılıktan vazgeçiyorsunuz. Ayrı olmak kuralı, evrimin oluşmasını hızlandırır. Bu kuralı anladığınızda, kendinizi çözümü zorlamaya mecbur hissetmezsiniz. Sorunun çözümünü zorlarsanız sadece yeni sorunların oluşmasına sebep olursunuz. Halbuki dikkatinizi belirsizliğin üzerinde yoğunlaştırır ve kargaşa içinden çözümün çıkmasını beklerken- belirsizliği yaşarsanız, ortaya harika ve heyecan verici şeyler çıkar.
“Ayrı Olmak” Kuralının Uygulanması:
1. Bugün, kendime ve çevremdekilere oldukları gibi olmaları özgürlüğünü tanıyacağım.
2. Belirsizliği kabullenme arzumdan dolayı, sorunların, karışıklığın çözümü kendiliğinden oluşacaktır. Belirsizliğin özgürlüğe giden yol olmasından dolayı, belirsizlik ne kadar fazla olursa kendimi o kadar güvende hissedeceğim. Belirsizliğin hikmetiyle güvene kavuşacağım.
3. “Tüm olasılıklar alanı”na girerek, sonsuz seçime açık olduğumda yaşayabileceğim heyecanı öngöreceğim. Tüm olasılıklar alanına girdiğimde yaşamın tüm macera, gizem ve büyüsünü yaşayacağım.
G. “Dharma” veya “Yaşamın Amacı” Kuralı
Herkesin yaşamda bir amacı ve başkalarına verecek özel bir hediyesi veya yeteneği vardır. Bu özel yeteneği başkalarına hizmetle birleştirdiğimizde, kendi ruhumuzun coşkusunu ve sevincini yaşarız. Bu da bütün amaçların esas ve nihai amacıdır.
“Dharma” veya “Yaşamın Amacı” Kuralının Uygulanması:
1. Ruhumun derinliklerinde oluşmakta olan Tanrıyı sevgiyle besleyeceğim. Dikkatimi hem bedenimi hem de aklımı hareketlendiren ruha yönlendireceğim.
2. Özel yeteneklerimin bir listesini yapacağım. Özel yeteneklerimi ifade ettiğimde ve onları insanlığın hizmetinde kullandığımda zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmadan hem kendi hayatımda hem de başkalarının hayatlarında bolluk yaratacağım.
3. Her gün, kendime, “Nasıl hizmet edebilirim?” ve “Nasıl yardım edebilirim?” diye soracağım. Bu soruların cevapları insanlara sevgiyle yardım ve hizmet etmemi sağlayacaktır.
DEEPAK CHOPRA

https://twitter.com/NlpTrainerr

OLUMLAMALAR

Kendimi bolluk ve berekete açıyorum. 
.  Tuttuğum her şey altına dönüşüyor, attığım her adım fırsatların kapılarını aralıyor. 
· Doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla beraberim. 
· Hayatın içinde hepimiz el ele ve omuz omuza büyüyerek, kardeşçe ilerliyoruz. 
· Sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak benim doğal halimdir. 
· Zihnimin olağanüstü iyileştirici gücü beni daima sağlıklı, genç ve dinamik kılıyor. 
· Bütün geçmiş deneyimlerimi içtenlikle affediyorum. 
· Geçmişimin bana öğrettiklerine müteşekkirim. 
· Ne verirsem, onu alırım. 
· Paylaştıkça büyüyen sevgimi sunarak, sevilmeyi seçiyorum. 
· Hayat çok kolay, adil ve keyif verici... 
· Her sabaha “Bugün hayatımın en güzel günü” diyerek uyanırım. 
· Başkalarının mutlu olması beni mutlu kılar. 
· Kâinatta hepimize yetecek kadar mutluluk vardır. 
· Huzurun merkezindeyim. 
· En büyük yolculuk kendi içsel yolculuğumdur. 
· Her gün yeni şeyler öğrenerek, rehber insanlarla karşılaşıyorum. 
· Bedenimin ve evrenin mesajlarını dinleyerek yaşam amacıma doğru yol alıyorum. 
· Her anlamda zenginim. 
· Ruhumu, zihnimi geliştirirken, servetimi de arttırıyorum. 
· Yaşam eylemi ödüllendirir. 
· Hayallerimi gerçek kılmak için eyleme geçerim. 
· Gülümsemek için sayısız nedenim var. 
· Her şey ya güzeldir ya da sonuçları itibariyle güzel... 
· Sahip olduklarım her geçen gün arttığı için şükranla doluyum. 
· Hayallerimin ötesindeki nimetleri kendime çekiyorum. 
· Her şey benim ve bütünün hayrı için çalışıyor. 
· Hayatın döngüsüne ve insanlara güveniyorum. 
· Kendimle olan dostluğum çok özel ve keyifli. 
· İçimdeki çocuğa sarılarak, onu sevgiyle kucaklıyorum. 
· Düşünce, duygu ve davranışlarımın efendisiyim. 
· Ne düşünüp, ne hissedeceğimi ve nasıl davranacağımı ben seçerim. 
· İyi ki varım! 
· Hayatımda her şeyden bolca mevcut; sağlık, huzur, neşe, zaman, para ve şükür. 
· Zekâma, yeteneklerime, sezgilerime güveniyorum. 
· Var olan potansiyelim, içsesim bana bilgeliğin kapılarını açtırır. 


Schumann Rezonansı Nedir?



 

İster inanın, ister inanmayın, Dünya dev bir elektrik devresi gibi davranmaktadır. Aslında atmosfer zayıf bir iletkendir ve eğer hiçbir şarj kaynağı olmasaydı var olan elektrik yükü yaklaşık 10 dakika içinde dağılırdı.Dünya’nın yüzeyi ve iyonosferin iç kısmı arasında 55km’lik bir boşluk bulunmaktadır

Schumann Rezonansları bu boşlukta varolan ve aralarında az da olsa benzerlik gösteren elektromanyetik dalgalardır. Yaydaki dalgaların da olduğu gibi, her zaman mevcut değildirler, fakat incelenebilirliğin olması için reaktif olmak zorundadırlar. Dünyanın içsel faktörleri, kabuk ya da çekirdek tarafından oluşturulmamaktadır. Atmosferdeki elektriksel faaliyetlere ait gibi görünmekteler, özellikle şiddetli şimşek faliyetlerinin oluştuğu zamanlarda. 6 ila 50 devir / saniye arasındaki frekans değerlerinde meydana gelmektedir;
ilk defa 1952 ve 1957 yılları arasında Alman fizikçi W. O. Schumann tarafından ortaya atılmış ve 1957 yılında Schumann ve König tarafından kanıtlanmıştır. Bu fenomenin ilk spiritüel tasviri 1960 yılında Balser ve Wagner tarafından hazırlanmıştır. Son 20 yıl içindeki incelemeler, denizaltılarıyla Ekstrem Düşük Frekanslı haberleşme araştırmalarını yürüten Deniz Kuvvetleri Bölümü tarafından yönetilmektedir.
Jeofiziksel Durum : Dünya’nın Yükselen Temel Frekansı
Dünya’nın zemin temel frekansı, ya da “kalp atışı”(Schumann Rezonansı, SR, olarak adlandırılır) hızla artmaktadır. Coğrafi bölgelere göre değişkenlik göstermesine rağmen, onlarca yıldır toplam ölçüm 7.8 devir / saniye’yi göstermekteydi. Bu değerin sabit olduğu düşünülüyordu ve global askeri haberleşme sistemi bu frekans üzerine geliştirilmişti. Son rapolar oranın 11 devire ulaştığını ve yükselmeye devam ettiğini söylüyor. Bilim bu oranın neden yükseldiğini ya da yükselişe neden olanın ne olduğunu bilemiyor. Gregg Braden verileri bu konu üzerinde çalışan Norveçli ve Rus araştırmacılardan aldı; Amerika’da çok geniş çapta raporlama yapılmıyor. (SR üzerine tek referans hava ile ilgili ve sadece Seattle Kütüphanesinde referans bölümünde bulunmaktadır. Bilim SR’yi sıcaklık değişkenlerinin ve dünya çapında hava durumlarının hassas göstergesi olarak kabul etmektedir. Braden değişen SR’nin son zamanlardaki şiddetli fırtınaların, sellerin ve havanın bir faktörü olduğuna inanıyor.)
Jeofiziksel Durum : Dünya’nın Azalan Manyetik Alanı
Bir yandan dünyanın “pulse” oranı yükselirken diğer yandan manyetik alan kuvveti azalmaktadır. New Mexico Üniversitesi Profesörü Bannerjee’ye göre, son 4000 yıl içinde manyetik alan yoğunluğunun yarısı kaybetti. Manyetik alan kuvveti, manyetik kutupların tersine dönmesinin bir habercisi olduğu için, Prof. Bannerjee, başka bir değişimin gelmekte olduğuna inanıyor. Braden, devirsel “Yer değiştirmeler” ters dönmeyle birleşik olduğu için manyetik dönüşümün belirtisi olan dünyanın jeolojik kayıtları ayrıca tarihte daha önceki “Yer değiştirmeler”i de işaret etmektedir. Zaman ölçüsünün büyüklüğü düşünüldüğünde, bunlardan sadece birkaç tane mevcuttur.
MUHTEMEL SONUÇLAR
Sıfır noktasına yaklaştığımızda zaman hızlanmış olarak tezahür edecek. Buna göre 24 saatlik zaman dilimi, 16 ya da daha az saatte yaşanmış olacak. Binlerce yıldır SR’nın 7.8 devirde olduğunu, fakat 1980 yılından beri artmakta olduğunu hatırlayın. Bugün bu değer yaklaşık 12 devirdir. Ve 13 devire ulaştığında duracak.
Sıfır noktası ya da Çağların Değişimi, kadim insanlar tarafından binlerce yıl önce bildirilmişti. Bir çok değişimler meydana gelmiştir; her 26000 yıllık Ekinoks geçişi sürecinin yarısı olan 13000 yılda bir.
Sıfır Noktası ya da manyetik kutupların ters dönüşü muhtemelen yakında, birkaç yıl içinde, belki de her 20 yılda bir 12 Ağustos tarihinde gerçekleşen Dünyanın dört devir bioritmi ile eşzamanlı olarak gerçekleşecek.
Sıfır Noktasından sonra Güneşin batıdan doğup, doğudan batacağıda söylenmektedir. Bunun daha önce gerçekleştiğine dair çok eski kayıtlar bulunmaktadır.
İlginçtir ki Yeni Dünya Düzeninin 2003 yılında hayata geçeceği planlanmıştır. Bu, bir çok etkene ve gündeme bağlı olarak olabilir de olmayabilir de. Fakat merkezde kalın ve sezgilerinizi takip edin.
Sıfır Noktası değişimi muhtemelen bizi 4. boyuta sokacak. Burada, düşündüğümüz ve istediğimiz her şey hemen tezahür edecek. Bu Sevgi’yi ve Korku’yu içermektedir. NİYETİMİZ en yüksek öneme sahip olacak.
Bildiğimiz bir çok teknoloji işlemez hale gelecek. İstisnalar Sıfır Noktası ya da serbest enerjiye dayalı olan teknolojiler olabilir.
Sıfır Noktasına yaklaştıkça fiziksel bedenlerimiz değişmektedir. DNA’larımız 12 sarmallı yapıya yükseltilmekte. Yeni bir ışık beden yaratılmakta. Daha sezgisel bir hale bürünüyoruz.
Bütün bu bilgiler korkutucu nitelikte değildir. Yeni Işık Çağını getirecek olan bu değişimlere hazırlanın. Paranın ve zamanın ötesine geçiş yapıyoruz;  korkuya dayalı kavramların tamamen ortadan kalkacağı bir dönem..
SCHUMANN REZONANSI UYUMLAMASI
Schumann Resonance; dünyanın kalp atışı = yeryüzünün doğal titreşimidir.
Dünyamızın manyetik alan titreşimi, zaman içinde gittikçe yükselmektedir. Eski ölçümlere göre, 7.8 hertz olan titreşim zamanımızda 12 hertz’e yükselmiştir. Bizler, kendi titreşim seviyemizi dünyanın titreşim seviyesiyle rezonans haline sokmamız durumunda hem biyolojik hem sprituel anlamda güclenmis oluruz.Schumann Resonance almak, bir şifa sistemine uyumlanmak değildir. Zaten titreşimimizi yükseltince, otomatik olarak şifa da gerçekleşir.Schumann Resonance’a uyumlandığınızda, yakından veya uzaktan uygulama ve uyumlama yapabilirsiniz.
Scumann Rezonansı uyumlamanızı istediğiniz sıklıkta ve titreşiminizi arttırmaya ihtiyaç duyduğunuz anlarda aktive edebilirsiniz.Schumann Resonance uyumlaması almak, tam da bu zamanda ve önümüzdeki zamanlarda faydalı olacaktır.
Schumann Rezonansı
Yeryüzünü çepeçevre saran gaz tabakasının bütününe Atmosfer denmektedir. Sınırları tam belirgin olmamakla birlikte Atmosfer ; (Yeryüzünden yukarıya doğru) Traposfer, Stratosfer, Mezosfer ve İyonosfer şeklinde 4 katmandan ibarettir.
Kozmos'dan ve Güneş'imizden gelen, enerji yüklü atom altı parçacıklar Atmosferin en üst katmanında bulunan Oksijen, Azot ve Hidrojen atomlarının elektronlarını kopartmakta, onları İyonize ederek (+)Pozitif Elektrik yüklü İYONOSFER tabakasını meydana getirmektedir. Yeryüzünden 500-600 km. yüksekte oluşan İyonosfer tabakasının sıcaklığı 1700 oC dereceye kadar çıkmaktadır. Atmosfere giren Göktaşlarını yakan, Onları yok ederek Dünyayı koruyan bu tabakadır. İyonosfer tabakası aynı zamanda Dünya Isısını belli seviyelerde tutarak canlılara yaşam imkanı sağlamakta, radyo dalgaları için yansıtıcı-ayna görevi de yaparak radyo ve telefon haberleşmesini mümkün kılmaktadır.
Kozmos' dan ve Güneş' imizden gelen enerji yüklü atom altı parçacıkların enerjisiyle devamlı yüklenen İyonosfer tabakası, bu enerjileri, yeryüzü ile İyonosfer tabakası arasında kalan boşluğa, şimşek ve yıldırımlar şeklinde durmaksızın boşaltmaktadır. Öyle ki her saniye 1000' nin üzerinde şimşek ve yıldırım şeklindeki elektrik enerjisi, yeryüzüne akmaktadır. Yeryüzü ve üzerindeki tüm canlılar da aşırı elektron akışı nedeniyle genelde (-)negatif elektrik yüklü bulunmaktadır. Şimşek ve yıldırımlar olarak yeryüzüne akan elektrik enerjisi, yeryüzü ile İyonosfer arasındaki boşlukta çeşitli elektro manyetik rezonans sahaları yani değişik frekanslarda titreşen elektromanyetik alanlar meydana getirmektedir. İşte bu elektromanyetik alanların titreşimine SCHUMANN Rezonansı denmektedir. (Bir gücün etkilemesi sonucunda ortaya çıkan titreşime Rezonans denir.) Zira bu rezonansların mahiyeti ilk defa 1952 yılında Alman Fizikçi W. O. Schumann tarafından açıklanmıştır.
Schumann Rezonansı, yeryüzü ile İyonosfer tabakası arasındaki boşluğun doğal titreşimidir. Tespitlere göre Schumann Rezonans sahasının frekansı 7.8,14, 20, 26, 33, 39 ve 45 Hertz aralıklarında değişmektedir. (Hertz = 1 Saniyedeki devir sayısıdır.) Diğer bir ifadeyle, yeryüzü ile İyonosfer tabakası arasındaki boşluk 7.8, 14, 20, 26 , 33 , 39 ve 45 Hertz aralıklarında titreşen Yedi elektro manyetik alan halindedir. Ancak en büyük manyetik alanın frekansı 7.8 Hertz' dir. İyonosfer tabakasından yeryüzüne akan enerji ile meydana gelen elektromanyetik alanlar, tüm tabiat olaylarını ve tüm canlıları etkilemekte ve tetiklemektedir.
Zira hepimiz biyokimyasal süreçlerle elektrik üreten, ürettiğimiz elektron akımlarıyla düşünen, hisseden, kaslarımızı ve bedenimizi hareket ettiren, çalışan, konuşan ve faaliyet gösteren varlıklarız. Yani tüm madde alemi nasıl atomlarının titreşimi nisbetinde ürettiği enerji kadar etraflarında elektromanyetik alanlar teşekkül ettiriyorsa, tüm canlılar da hücresel vibrasyonları nisbetinde ürettikleri enerji kadar çevrelerinde elektromanyetik alanlar teşekkül ettirmektedir. Sahip olduğumuz elektromanyetik alanlar da, çevresel elektromanyetik alanların değişiminden ve frekansından etkilenmektedir. Tüm dünyayı çepeçevre sararak, tüm doğayı ve canlıları etkiliyen Schumann Rezonansı bu nedenle çok önemli olup dünyanın önde gelen fizik araştırma merkezleri tarafından devamlı ölçülerek kontrol edilmektedir.
Schumann Rezonansı kayıtlarını tutan merkezlerin verilerine göre, 1980 yılından sonra yapılan Schumann Rezonası ölçümlerinde, ortalama 7.8 Hertz olan en büyük manyetik alanın frekansının yükseldiği ve 11 Hertz' in üzerine çıktığı, Ayrıca saniyede 1000' nin üstünde olan yıldırım ve şimşek çakmalarının da, saniyede 2000' ne çıktığı tespit edilmiştir. Yani tüm dünyayı çepeçevre saran en büyük elektro manyetik alanın, çok uzun süreden beri sabit olan frekansı 7.8 Hertz' den 12 Hertz' e çıkmış, Aynı zamanda İyonosfer tabakasından yeryüzüne akan elektrik enerjisi de toplam olarak eskisinin 2 katına çıkmış bulunmaktadır.
Meditasyon, dilek, niyet, imgeleme ve benzeri çalışmaları yapmadan önce schumann rezonansına bağlanarak evrenle bağlantı kurabilirsiniz.
Uyumlaması tarafımdan yapılmaktadır.
https://twitter.com/NlpTrainerr

Çekim Yasası







Çekim yasası ile 2004 yılında tanıştım.Bu konuda çok araştırmalar yaptım,bulabildiğim kadar kitap okudum ve uygulamalar yaptım.Üstelik bu konuya yoğunlaştıkça ; ilgili birçok kitabı ,birçok TV programını,kendime çekmeye başladım.Ve ne zaman bir konu üzerine yoğunlaşsam,o konuyla ilgili bilgiler önüme çıkar oldu.Ben bu duruma artık şaşırmıyorum.

Çekim yasasının felsefesi şu: ''benzer benzeri çeker''.
Bu felsefeye göre zihnimizde oluşan her düşünce,yaptığımız her davranış ve söylediğimiz her söz bir benzerini çekiyor hayatımıza.Aslında olay''birşey hakkında düşündükçe o hayatında çoğalmaya başlıyor'' şekline dönüşüyor.Çekim yasası işte tam anlamıyla bunu ifade ediyor.Olumlu şeyler olumluları,olumsuz şeyler de olumsuzları çekiyor hayatımıza.

O nedenle düşüncelerimizin farkında olmak çok önemli.''Ben ne düşündüm ,
şu anda zihnimden neler geçiyor,ne konuştum''diye kendimizi test etmemiz gerekiyor.Çünkü evrende herşey bir enerjidir ve düşünce de bir enerji,belli bir frekans yaymakta.Bu frekans canlı ve etkili.Bizden çıkan frekans,bize yine geri dönmekte.Başkaları hakkında ne düşünürseniz,ne konuşursanız size geri döner.Ve siz bunların kendi başınıza geldiğini farkedersiniz.

Evren düşüncelerinize yanıt verir ama içeriğine aldırış etmez.Örneğin ''kaybetmek istemiyorum'' dediğinizde evren buradaki ''kaybetme''kavramını alıyor ve size onu veriyor,kaybediyorsunuz.Yani ''korktuğunuz başınıza geliyor'' diğer bir deyişle.Oysa ki ''kazanma''düşüncesi içerisinde olsaydınız,evren size onu verecekti.Çünkü ''kazanma ''ile ilgili sinyaller gönderdiniz.Söylemleriniz hep olumlu olmalı .

Geleceğimiz,düşündüklerimiz,konuştuklarımız ve hissettiklerimize  göre şekillenir.Zihnimizde ne varsa,tıpkı bir ayna gibi bize geri yansır.Eğer geleceğinizin arzu ettiğiniz gibi olmasını istiyorsanız,duygularınızın ,hissettiklerinizin ve düşüncelerinizin farkında olarak yaşamalısınız.

Semra MUTLU

NLP Master Trainer,Yaşam Koçu,

Reiki Master,Kişisel Gelişim ve

İletişim Uzmanı

https://twitter.com/NlpTrainerr
Semra Mutlu
Nlp Master Trainer,Reiki Master
Yaşam Koçu,Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı

İletişim Ailede Başlar






Aile toplumun en küçük ve en temel birimidir.Bütün toplumlarda hemen her birey bir ailede doğar ve yetişir.Bireyin ilk deneyimlerini kazandığı,alışkanlıklarının oluştuğu,tutum ve davranışlarının belirlendiği ortam ailesidir.Ve çocuk anne ve babasını model olarak alır.Bu yüzden aile üyelerinin birbirleriyle sağlıklı bir etkileşim halinde olmaları gerekir.

Sağlıklı bir şekilde konuşabilmeli,birbirlerini etkin dinlemeli ve anlamalıdırlar.Nedir etkin dinlemek?İletilmek istenen duyguyu,düşünceyi ya da problemi yargılamadan,sorgulamadan,anlamaya çalışarak dinlemektir.

Etkin dinleme çoğumuz için zor gelebilir.Dinleme ne kadar pasif bir şeymiş gibi gözükse de aslında çaba gerektiren bir eylemdir.Birbirimizi dinlerken acaba gerçekten etkili bir dinleme içerisinde miyiz?Hiç sanmıyorum.Dinliyor gözüküyorsak da ,çoğumuzun aklı başka yerlerde.Ya yaşadığımız günlük problemlerde,ya ödenecek faturalarda ,ya işyerinde karşılaştığımız sorunlarda vs.Dolayısıyla dinlemek ve duymak arasında çok belirgin bir fark var.Duyuyor da dinliyor mu acaba?Örneğin çocuklarımızı ,bütün enerjimizi dikkatimizi onlara vererek ,gerçekten dinliyor muyuz ?Onlara değerli olduklarını ve bir birey olduklarını hissettirebiliyor muyuz?

Öyle olsa çocuklar kendilerini anlaşılmış hissederler,çok daha özgüven sahibi olurlar.Çok daha sağlıklı bireylerden oluşmuş bir toplum çıkar ortaya.

İyi bir iletişimin gerçekleştiği aile ortamında çocuklar daha özerk ve bağımsız bir şekilde kişilik oluşturur.Düşüncelerini daha rahat ifade eder.Buna karşılık ailede etkili bir iletişim yoksa ,özgürce düşünemeyen,düşünce ve duygularını açıkça dile getiremeyen bağımlı birer birey olurlar.Ve gelecekte problem yaşarlar.Bu nedenle anne-baba-çocuk arasındaki iletişim çok önemlidir.

Günümüzde aile içinde yabancılaşma görülmekte.Herkes kendi dünyasına çekiliyor.Duyguların üstü örtülmekte.Duygu ve düşüncelerin paylaşımı aile dışına taşınmakta.Ya da aile içinde gruplaşmalar ortaya çıkmakta.Anne-oğul,baba-kız veya çocuklar anne babaya karşı cephe alabiliyor.Bu durum iletişimi büsbütün bozar.

Bütün bunların çözümü,aile içinde eşitlikçi,disiplini kimseyi yaralamadan,kırmadan sağlayan,anlayışlı,şefkatli,ilkeli bir aile yapısı oluşturup sürdürebilmektir.Eşler arasındaki anlayış ve davranış bütünlüğü iletişimi güçlendirerek,çocukların sosyal rollerini benimsemelerini sağlar.Ve doğru bir temele oturur.

Semra MUTLU

NLP Master Trainer,Yaşam Koçu,

Reiki Master,Kişisel Gelişim ve

İletişim Uzmanı

https://twitter.com/NlpTrainerr


Semra Mutlu
Nlp Master Trainer,Reiki Master
Yaşam Koçu,Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı



olumlu düşünmek tek başına yeterli değil..




Hepimizin rüyaları vardır, değil mi? Hepimiz; ailemizde, arkadaşlarımızda ya da diğer kişilerde belirgin bir yolla şu ya da bu şekilde fark yaratabilen, özel insanlar olduğumuza inanmak isteriz. Yaşamımızın herhangi bir anında, gerçekten neleri istediğimiz ve neleri hak ettiğimiz konusunda bir fikrimiz olmuştur.

Bununla birlikte çoğumuz yaşamın güçlükleriyle karşılaşınca, rüyalarımızı unuturuz. Özlemlerimizin geleceğimizi şekillendirmedeki gücünü unutarak, onları bir kenara bırakırız. Güven ve ümidimizi kaybederiz. Yaşamda herşeyi değiştirecek gücün, içimizde uyuyor olduğunu hatırlamayız. Bugünden başlayarak, bu gücü uyandırabilir ve rüyalarınızı yaşama geçirebilirsiniz.

Olumlu düşünme, şüphesiz önemli bir başlangıçtır. Elbette nelerin ne kadar yanlış olduğu yerine, nelerin nasıl çözümleneceği üzerinde durmalısınız. Ancak tek başına olumlu düşünce, yaşamımızı değiştirmek için yeterli değildir. Nasıl düşündüğünüzü, nasıl hissettiğinizi ve yaşadığınız her gün yaptığınızı değiştirmek için, bazı stratejilere ve adım adım neler yapacağınızı gösteren planlara sahip olmanız gerekir.

Yaşamınızda bazı şeyleri değiştirmek ya da geliştirmek istiyorsunuz değil mi? Değiştirmek istediğiniz şeyleri iki grupta toplayabiliriz; ya hislerimizi (daha fazla güven duymak, korkularımızı yenmek, mutlu olmak, geçmişte olanlar için kendimizi daha iyi hissetmek gibi) ya da eylemlerimizi (sigarayı, içkiyi, ertelemeyi bırakma gibi farklı şeyleri) değiştirmek isteriz. Asıl sorun; herkesin bu değişiklikleri yapmak istemesine rağmen, çok az kişinin bunların nasıl yapılacağını bilmesi ve sonsuza kadar sürdürebilmesidir. Bunun için bazı temel teknikleri kullanarak, yaşamınızın kalitesini denetlemeye ve değiştirmeye başlayabilirsiniz.

Şu anda bu sürecin sizin lehinize çalışması için gerekli olan tek şey, değişimin mümkün olduğuna inanmakla işe başlamaktır. Geçmiş önemli değildir. Geçmişte işe yaramayan hiçbir şeyin, bugün yapacaklarınızla herhangi bir şekilde ilgisi yoktur. Şu anda yapacaklarınız, geleceğinizi şekillendirecektir. Hemen şimdi kendi kendinizin dostu olmalısınız. Olanlar için kendinizi yıpratmak yerine, derhal sorunlarınızın çözümü üzerinde yoğunlaşmalısınız.

YILGINLIK HİSLERİNİZİ TERSİNE ÇEVİREBİLİRSİNİZYaşamda sık sık, gerçekten kontrol edemeyeceğimiz olaylar olur. Çalıştığımız şirket küçülür ve işten çıkarılabiliriz. Eşimiz bizi terk edebilir. Aile fertlerinden biri hasta olabilir ya da ölüme çok yaklaşabilir. Bu gibi durumlarda artık yapabileceğimiz hiçbir şeyin olmadığı hissine kapılabiliriz.

Belki de bir iş bulabilmek ya da sadece kendinizi daha mutlu hissedebilmek için, bildiğiniz her şeyi denemiş olabilirsiniz. Hiçbir şey işe yaramamış gibi gözükebilir. Elimizden gelenin en iyisini yaparak, yeni bir yaklaşımı denediğimizde hala amacımıza ulaşamamışsak, genellikle bunları tekrar denemeyiz. Niçin? Çünkü hepimiz acıdan kaçmak isteriz! Hiç kimse Başarısızlığı tekrar yaşamak istemez. Hiç kimse sadece hayal kırıklığına uğramak için, bütünüyle kendisini vermez. Genellikle bu hayal kırıklığı deneyimlerinden sonra, tekrar denemekten vazgeçeriz! Böylece hiçbir şeyin işe yaramayacağına inandığımız noktaya geliriz.

Halbuki yanılıyorsunuz. Her şeyi yapabilirsiniz! Bugün, algılama ve eylemlerinizi değiştirerek yaşamınızdaki herhangi bir şeyi değiştirebilirsiniz.

Yaşamınızı tersine çevirmede ilk adım, bir şey yapamayacağınız ya da çaresiz olduğunuza ilişkin inancınızdan kurtulmaktır. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Genellikle insanlar geçmişte denediklerini, fakat başaramadıklarını söylemektedirler. Yaşamım boyunca geçmiş geleceğiniz değildir ifadesini sık sık kullandığımı hatırlatmak isterim. Dün ne yaptığınız önemli değildir, şimdi ne yaptığınız önemlidir. Bugün yapacaklarınız üzerine yoğunlaşırsanız, her şey daha iyi olacaktır.

Mesaj basittir. Amaçlarınızın peşinde giderken, sabırla ve esneklik duygusunu kaybetmeden, yoğun ve sürekli eylemde bulunur ve çözüm yoktur duygusunu bir kenara bırakırsanız; eninde sonunda istediğinizi elde edersiniz. Derhal, küçük bile olsalar, bugün yapabileceğiniz eylemler üzerinde yoğunlaşmalısınız.

KARAR VERMEK Daha önce yaşamınızın herhangi bir kısmını değiştirebilecek güce sahip olduğunuzu söylemiştim. Peki, o nerededir? Onunla nasıl anlaşacağız? Hepimiz yeni sonuçlara ulaşmak için yeni eylemler yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz, fakat hepimiz eylemlerimize bir kararın babalık yaptığını anlamak zorundayız; kararın gücü, değişimin gücüdür. Tekrar belirtmeliyim ki, yaşamımızdaki olayları her zaman kontrol edemeyiz, fakat bu olaylarla ilgili olarak ne düşüneceğimizi, neye inanacağımızı, ne hissedeceğimizi ve ne yapacağımızı kontrol edebiliriz. Yaşamımızın her anında kendi kendimizi kabul etsek de, etmesek de; yeni seçimlerimizin, yeni eylemlerimizin ve yeni sonuçlarımızın nedeninin sadece bir ya da iki karara bağlı olduğunu hatırlamalıyız. SONUÇTA GELECEĞİMİZİ; YAŞAM KOŞULLARIMIZ DEĞİL, VERDİĞİMİZ KARARLAR BELİRLER.

Anthony Robbins
Bir Dosttan PUSULALAR
https://twitter.com/NlpTrainerr